30 Nisan 2017 Pazar

Volvo s80 Lambda (Oksijen) Sensörü Arıza Lambası

Merhabalar,
İkinci el olarak alacağım bir Volvo aracın sahibiyle buluşup test sürüşünü yaptıktan sonra panoda gördüğüm bir arıza lambası nedeniyle internette bolca araştırma ve okuma yapmak zorunda kaldım. Bunun nedeni de kullanım kılavuzu dahil hiçbir yerde bu arıza lambasının karşılığını bulamamamdı. Belki de vardı ama ben bulamadım, bilemiyorum. Volvo araç sahibi birkaç arkadaşıma da sordum. Böyle bir arıza lambasının hiç yanmadığını söylediler. En son interneti karıştırıken donanımhaber forumlarından birinde rastladım. Sonra da bu arızayı biraz araştırmak zorunda kaldım. Belki aynı dertten muzdarip birileri daha çıkar diye neredeyse iki gündür okuduklarımı burada derlemek istedim. Birilerinin işine yarar ise ne ala.
Öncelikle bahsettiğim arıza lambası şu şekilde;
Bu fotoyu donanımhaberde buldum (https://forum.donanimhaber.com/m_6826730/mpage_87/printable.htm). Araçta gördüğüm lamba da bu şekildeydi. Sadece ortadaki yer yeşil değil arıza lambası tamamen kırmızıydı. Bu da muhtemelen model farkından kaynaklanıyordur.

Bu lamba lambda sensörü dedikleri oksijen sensörünün arıza lambasıymış. Bu sensör de araçta egzozdan çıkan gazların ölçümünü yapıp gönderdiği sinyaller ile enjektörlerinin motora doğru miktarda yakıt göndermesini ve aracın verimli şekilde çalışmasını sağlayan bir aygıtmış. Arızalı olması durumunda %30'lara kadar yakıt artışına neden oluyormuş. Ayrıca egzoz içinde katalizatör denilen bi parçanın da bozulmasına neden olup egzoztan atılan zararlı gaz miktarının artmasına neden oluyormuş. Bunu pek umursamıyor olabilirsiniz. Ama aracın egzoz muayenesinden geçmemesine de neden olabilirmiş sanırım. Bu kısmıyla herkes ilgilenir. Yine motorun sarsıntılı çalışmasına da neden olabiliyormuş.

Edindiğim bilgiler bu kadar. Özellikle bu arıza lambasının ne anlama geldiğini bulabilmek için epeyce uğraştım. Konunun uzmanı değilim, mesleğim ya da özel ilgi alanım da değil. Sadece belki birilerinin işine yarar diye kendi öğrendiklerimi özetlemeye çalıştım. Yanlış bilgiler de olabili bunlar. Konu hakkında detaylı bilgi sahibi birilerinin uyarıları olursa düzeltirim.

Sağlıcakla kalın

BUNLAR DA YANINDA LİNKLERİNİ DE VERDİĞİM SAYFALARDAN ALDIĞIM BİLGİLER VAR. İŞİNİZE YARAMASI DLEĞİYLE

1- Sayfanın altında bir kullanıcı yorumu:
 "arkadaşlar merhaba benim aracımdaki sıkıntı seyirhalinde iken stop etmesi ve sora belirbirzaman sonra çalışıyor yani dinlenince ustma getirdim bilgisayara bağladı aracı hata olarak okjijen sensöründe arıza cıktı ve beyinde sıfırlama yaptığını söyledi ustam ve bunu bu şekilde kullanmamı söyledi ve aynı hatayı aynı günün akşamı yaptı araç stop etti seyir halinde iken ve ben şimdi okjijen sensörünü değiştirecem benim sizlerden ricam böyle birşeyin olması normalmidir başına gelen varsa lütfen çevaplasın şimdiden teşekkürler"

http://www.araba-oto.com/arac-tamirleri/oksijen-lambda-sensoru-nedir-araba-wikipedia-115.html



2- "...Motor kontrol ünitesi lambda sensörünün sinyalini alamıyorsa ya da sinyal fazla zayıfsa, motor bir tür "kör uçuş" halindedir. Halihazırda yakılan karışımın hangi bileşime sahip olduğunu tespit edemez. Bunun sonucunda acil çalışma moduna geçer ve karışımı otomatik olarak zenginleştirir. Türkçesi: Gerektiğinden fazla yakıt verir..."
https://www.ngk.de/tr/ayrintilariyla-teknoloji/lambda-sensoerleri/teshis/bozuk-bir-lambda-sensoeruenuen-etkileri/

3- "Arızaları virüs gibi yayar" başlıklı haber.

http://www.otohaber.com.tr/servis/mekanik/2010/08/12/arizalari_virus_gibi_yayar


4- https://mobile.donanimhaber.com/volvo-v40-calismiyor-bu-isaret-cikiyor--105781514


*"Egzoz" kelimesinin duyduğumuz oldukça fazla versiyonu var. Hataya düşmemek için Türk Dil Kurumu'nun kullandığı şekliyle kullanayım dedim. :)
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=EGZOZ

4 Mart 2017 Cumartesi

Bir Pasaport Davası Hikayesi #YLSY

Doğudan hikayenin ilgili kısmı ile başlayacağım yazmaya. Türkiye'de araştırma görevlisi olarak çalışırken Milli Eğitim Bakanlığı'nın sağladığı burs olan YLSY programına başvurup burs kazandım. Türkiye'de halihazırda üçüncü yılında olan doktoramı askıya alıp Paris'te yeni bir doktora yapmak üzere gitmek için işlemlere başladım.

Bursu kazandıktan sonra, kazanmaktan daha zor bir bürokratik süreç başlıyor tabi. Birçok vakadan bir tanesini paylaşacağım bu gün. Resmi devlet burslusu öğrenci olarak harçsız öğrenci pasaportu alabilmek.

İşlemleri tamamlamak için yola koyuldum. Tabi hukukçu olmak sanıldığı gibi tüm kanun, tüzük, yönetmelik, genelge, ne varsa ezbere bilmeniz gerektiği anlamına gelmiyor. İşlemleri tamamlamak için ilgili mevzuat hükümlerini kurcalıyorum. Bir hayli de karışık aslında. Harçsız pasaport alacak devlet görevlileri, işçi aileleri, yurtdışına geziye, folklor etkinliğine gidecekler vs derken benimle ilgli hükümleri bulup yola koyuldum.

Tabi MEB'den resmi bursiyer olduğunuza dair yazı alarak işe koyuluyor, sonra bu belgeyi vergi dairesinden kaşeletip, kaç yıl harçsız pasaport alabileceğinize ilişkin bilgileri üzerine yazdırıyorsunuz. İşte bu belge sizin Emniyet Müdürlüğü'nden harç ödemeden pasaport almanıza yarıyor. Vergi dairesinde 6 aydan 2 yıla kadar başlayan süreler teklif edilip çıkan ufak tefek sıkıntıları çok şükür işi bilen müdüre hanım sayesinde atlatıp emniyete doğru yola koyuluyorum. Müdüre hanım son gelen bir genelgeyi memur beye anlatıp, bu işlemlerin eğitim süresi dikkate alınarak yapılacağını izah ediyor ve işlemler bu şekilde devam ediyor. Dil öğrenimi ve doktora için bakanlığın bana tanıdığı azami süre olan 7 yıl için harçsız pasaport alabilir şeklinde bir belge alıyorum.

Bunun öncesinde ilçe vergi dairesine gidip sonra ilçe emniyet müdürlüğünde öğrenci pasaportu alacağımı ısrarla söylememe rağmen ille de sizinki yeşil pasaport diyerek bana zorla randevu veren, sonra gittiğimde sizinki bu değilmiş diyerek birkaç günümü yiyen süreci detaylandırmayacağım. Ayrı bir kriz meselesi çünkü :) İlçe adını da vermiyorum.








Buradan ilgili il emniyet müdürlüğüne gidiyorum. Daha evvel bilgi almaya gittiğimde de bana süre ve para işlerinin kendilerine ait birşey olmadığını, vergi dairesinden gelen yazıya göre işlem yapacağını, ister şu kadar yıllık pasaport harcı yazsın isterse de şu kadar yıllık harçsız pasaport verilmesine yazsın, onun için birşey fark etmediğini belirten memure hanımla tekrar karşılaşıyoruz.


Olay bundan sonra kopuyor. 2 yıldan fazla pasaport verilmesinin mümkün olmadığı kavgası başlıyor. Anlatamıyorum. Pasaport şube müdürü ile görüşüyorum, süreci izah ediyorum olmuyor. Bu süreçlerdeki tartışmalar nedeniyle ilgili tüm mevzuatı kurcalamışım, detaylıca izah ediyorum. Nuh diyor peygamber demiyorlar. Zaten genelgelere ulaşmak ayrı bir baş belası. Emniyet, maliye derken en son kurum çalışanları üzerinden ulaşabiliyorum genelgelere. En son il emniyet müdürüne kadar çıkıyor, derdimi anlatıyorum. Pasaport şube müdürünü arayıp sorunun çözüleceğini söylüyor. Ama hikayeler aynı...


Pasaport şube müdürü tekrar ilgili memuru da çağırıyor. Anlamsız bir 2 yıl ısrarı. Memur müdürüm olmaz diyor, müdür bey de bana dönüp olmazmış diyor. Tüm mevzuatı önlerine döküyor, okutuyor, izah ediyorum. Bakın benim yanlışım, bilmediğim varsa siz söyleyin. Sizin polis mevzuat sisteminizde genelgenin en son hali bu. Diyorsanız ki o değişti buyrun 2 yıldan fazla olmaz hükmü var, ben dönüp gideyim. Genelgenin eski halinde 5 yıldan fazla olamaz hükmü var, sonra o da kaldırılmış. Demek ki artık bir sınır yok, 2 yıl diye hiçbirşey yok.


Bu sefer belgemin 7 yıl olduğunu, 7 yıllık bir pasaport türü olmadığını, o yüzden işlem yapmanın mümkün olmadığını söylüyorlar. 2 yıllık yazı alır gelirsen yaparız diyorlar. Yeniden vergi dairesine gidip bu sefer 5 yıllık yazı talep edip alıp yeniden geliyorum. Madem red gerekçesi 7 yıllık pasaport olmaması, o zaman 5 yıllık yazısıyla bu da ortadan kalkıyor.


Tekrar emniyette tartışmalar. Biz sana 2 yıllık yazı getir demedik mi? Neden 5 yıllık yazı aldın? Arkadaş, hani sizi süre ilgilendirmiyordu? Hani maliyenin işiydi? İster harç öde, ister harçsız yazısı al, bir yazıdaki süreye bakar ona göre pasaport veririz demiştiniz? İşi artık inada bindiriyorlar. O zaman 2 yıldan fazla verememenin gerekçesini gösterin diyorum. Bu güne kadar hiç vermedik, Erasmus'a giden bir sürü öğrenci var hep 2 yıl verdik diyorlar. Ben Erasmus'a gitmiyorum doktora yapmaya gidiyorum diyorum, çözüm yok. Bakın ben hukukçuyum diyorum. Müdür bey: "Ben de hukukçu sayılırım, 15 yıldır bu işi yapıyorum" diyor. Belki bir işe yarar diye Trabzon'da polis okulunda hukuk hocasıyım diyorum, bir çözüm olmuyor aksine daha çok inat ediyorlar. Ben çok ısrar edince birşey bulamayınca memur beyin aklına müthiş bir çözüm geliyor. BAKIN: MEVZUAT KONTROL SİSTEMİMİZ. Müdürüm Ankara pasaport şubede bir memur arkadaşım var. Arayıp ona soralım? Memur beyi arıyoruz, kanıt olsun diye hoparlör açık şekilde bana da dinletiyorlar konuşmayı. Müdürüm 2 yıldan fazla olmaz diyor. Hocam duydun olmazmış diyorlar.

İlle de mevzuat diye ısrar edince dur şimdi bulucam diyorlar. Arayıp tarayıp alaksız bir hükmü önüme koyuyorlar. Milli eğitimden gelen 1 yıllık taleplere 2 yıllık pasaport verileceğine dair hüküm. Hocam hukukçusun sen de anlarsın. Bu ne demek? Demek ki 2 yıldan fazla olmuyormuş. Bununla ne ilgisi var diyorum. Hem bu az talep edene daha fazla süre verilmesini düzenliyor, hem de benim evraklar 1 yıllık değil 5 yıllık talep.

Devlet sana yaptığın masraafların tümünü vermiyor mu zaten? Niye inat ediyorsun? diyorlar. Bakın bu süreçte bana gelen 2 yıllık teklif en iyi teklif. 6 ay verilen öğrenci arkadaşlar var. O pasaportla vize bile alamazsın. Bir kere talep ettiğin vize süresi harici 6 ay daha süresi olmayan pasportlarda vize başvurun reddediliyor. Bu yüzden cebinden para harcayıp 10 yıllık pasaport alanlar var. Ben bir işte çalışırken ayrılıp geldim. Eşimle aynı işi yapıyorduk. Yeni üniversite mezunu, herhangi bir geliri olmayan insanlar var. Konuşulan miktar az bir para değil. 800 TL civarı bir para. Zaten sadece noter senedine 700 küsür lira para verdik. Ankara'ya git geller, yol paraları vs cabası. Benim ekonomik gücüm var. Ya olmayanlar? Kuruşların önem arz ettiği kişiler var. Resmi burslu öğrenciliğiniz başlamadan önceki bu aşamalarda yaptığınız hiç bir masrafı bakanlık size ödemiyor. Niye ısrar ediyorum? Ben hukukçuyum. Ben hakkımı aramayacaksam kim arayacak? Ayrıca kısa süreler ile olan pasaportlarda vize, oturum izni gibi süreler de pasaport süresine bağlı olarak veriliyor. Öğrenciler 2 yılda bir pasaport yeniliyor. Oturum izinleri, ödenen harçlar, vergiler. Bize birşey oluyor mu? Hayır. Bakanlıktan hepsini geri ödeme alıyoruz. Peki devletin parasını neden yabancı ülkelere, vize şirketlerine vs yedirelim. Para benden çıkmıyor ama neden devletten çıksın? Sokağa atacak paramız mı var?

Hocam istiyoran 2 yıllık veririz yoksa da bu işlemi yapamayız diye kesitirp atıyor müdür bey. Ben de tamam madem siz 2 yıllık verin ben dava açar 5 yıllık alırım diyorum. Müdür bey odasından çıkıp memure hanıma "hocam 2 yıllık pasaport alacak" diyor. İşlemimi yapacak memure hanım muzaffer komutan edasıyla "biz demiştik, olmaz, alamazsın ablası, boşuna uğraştın" diyor. İşlemlerimi yapmaya başlıyor. Bu arada avukat kardeşimle de beraberiz. Memure hanım ablası diye konuşmaya devam edince kardeşim meselenin hararetinden dayanamayıp biz size düzgün konuşuyorsak siz de bize öyle hitap edin, ablası nasıl bir hitap türü diye sinirleniyor. Onu durduruyorum. İşlemi yapıp çıkıyoruz.


ASIL MACERA BURADA BAŞLIYOR.

Belki o kadar olaydan sonra 5 yıllık pasaport gelir diye umuyorum ama kargo elime geliyor. Açıp bakıyorum, 2 yıllık. Zaten ben işimi bununla göreceğim ama dava da açacağım. Bu işin düzeltilmesi lazım. Pasaportu çantama atıyorum. Ne de olsa 60 gün var daha.

Bir gün kütüphanede kitap ödünç alacağım. Çantadan kimliğimi çıkartayım derken bir bakıyorum, pasaport. Aklıma dava geliyor. Kafadan bir hesap yapıyorum, eyvah!!! Dava açmanın son günü. Sonra tekrar hesaplıyorum kaba taslak. Rahatlıyorum. Bir gün daha var. Birkaç kez daha derken bakıyorum gerçekten son gün. Hemen fakülteye gidiyorum. Saat 16:45!!! 15 dakika sonra mesai bitiyor. Davanın son günü, ortada dilekçe yok. Dava harcı ne kadar tutar bilmiyorum, acaba yanımdaki para yeter mi? Davanın da açılması lazım. O kadar konuştuk.

Hemen odalara dalıyorum. Halil, Furkan, Ercan, Mahmut. Cüzdanlarından ne varsa topluyorum. Bankamatiğe gitsem mesai bitecek çünkü. Hızlıca meseleyi anlatıp 500-600 lira civari para topluyorum. Tabi kürsü arkadaşım Mahmut!!! Ben yolda adliyeye yetişmeye çalışırken dava dilekçesini yazacak biri lazım :D Mesele sadece süreyi kaçırmamak. Dava reddolmasın, dilekçe reddi alabileceğimiz bir dilekçe olsun yeter. :) Mahmut sağolsun yolda dilekçe yazmaya çalışıyor. Hızla viraj dönerken kalem kayıp kağıdı çiziyor. Yeni bir kağıt çıkarıyor. Heyecan dorukta. Adliyeye yetişmemiz lazım. Dilekçe çok basit. Davalı, davacı, talep... Olay açıklaması neredeyse yok. Yazan tek şey, "...anılan işlem hukuka aykırıdır. İptalini talep ediyorum." İmza.

İdare mahkemesine girmeye çalışıyoruz. Polis kapandı diye almıyor. Mahmut daha üç dakikamız var, mesai bitmedi deyince adam bizi içeri alıyor. Yüzünde "girin bakalım ne halt edeceksiniz" ifadesi :) Giriyoruz, oradaki memura durumu izah ediyoruz. Tabi hocam diyor, harcı hesaplıyor. Sonra bakıyor, "Hocam Ankara'da açıyorsunuz davayı. Buraya açsanız sorun değil, ama başka ile gidecek olunca bu gün UYAP'tan taranması lazım ve arkadaş çıktı. Yani yarın açılmış olacak dava"!!! Bizde müthiş bir hayal kırıklığı, emekler boşa gitti, o kadar da koşturduk. :(
Sonra kafada bir ampul parlıyor.
- Peki Trabzon İdare Mahkemesi'ne açsak olur mu?
- Öyle olsa olurdu.
- Tamam. Bir daksiliniz var mı rica etsek?
- Var hocam buyrun.
Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne gönderilmek üzere kısmını silip davayı doğrudan Trabzon'da açıyoruz. Yeter ki davayı açmış olalım. Mühim değil. Yetkiden reddedilsin dosya. Yeter ki süre kaçmasın. Ne de olsa otomatikman yetkili mahkemeye gönderilecek.

Ama adres: KTÜ Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı. Dilekçenin en korkunç kısmı bu işte. İdare Hukuku çalışıyorsunuz, üniversitede hukuk fakültesi kadrosundasınız. Berbat bir dilekçe. Daha yetkili mahkemeyi bile bilmeyen idare hukukçuları. İşlem başka bir ilde yapılmış, davayı buraya açıyorlar. Dosyayı eline alacak hakimin aklından geçecekleri düşününce yerin dibine giriyorum. Memur beye soruyoruz hakimler kaçta geliyor diye. Çünkü hemen gidip düzgün bir dilekçe yazıp mesai başlar başlamaz ek beyan olarak dosyaya sunacağım. Hakim beyi de belki görüp rezilliğin nedenini izah ederim diye düşünüyorum.

Avukat kardeşime durumu anlatıyorum.
- Abi kesin açıldı mı dava bak?
- Evet.
- Esas numarası verildi mi? Bir yanlışlık olmasın?
- Evet, verildi.
- Bir resmini at sana verilen evrakın, bakayım.
Resmi atıyorum. Onun da benim de içimiz rahatlıyor.

SONUÇ: Geçen gün dava sonuçlandı. Kazandım. Emniyet'in temyiz etmesini bekliyorum. Temyiz ederlerse süreç biraz daha uzayabilir. Etmezlerse dava kesinleşecek, gidip 5 yıllık pasaportumu alacağım.
Karardan benimle aynı durumda olan herkesi haberdar etmeye çalıştım. Belki artık mahkeme kararıyla da kesinleşmiş olan bu durumu idare anlar da daha düzgün uygulamaya başlar. Hem bizden sonra gelecek arkadaşlar faydalanır, hem biz rahat ederiz, hem de devletin parasını yabancı devlet kurum kuruluşlarına fazladan yedirmekten kurtuluruz.